Şampiyonluk kutlamalarının teri henüz soğumamıştı ki Beşiktaş yeni sezona, yepyeni stadında, ligin en taze takımı Alanya’yı ağırlayarak başladı…
Maçtan saatler önce Gümüşsuyu, Dolmabahçe, Ağaçlı Yol, Çarşı yine siyah beyaza boyanmıştı… Yer gök “Bu sene şampiyon görelim sizi, ölmeden mezara koymayın bizi” diye inliyordu…
Belli ki yetmemişti...
Yetmeyecekti…
“Bu sene o sene” parolasıyla gelen şampiyonluk “Bundan sonra her sene” diyerek sürdürülmeliydi…
Taraftar hazırdı…
Kuytularda döndürülen “Nasıl dolacak gidenlerin yeri” sorusuna “Ruhumuz yeter” cevabı yetiyordu…
Nitekim öyle oldu…
Gomez’ler, Sosa’lar gittiyse de Cenk’ler, Oğuzhan’lar, Olcay’lar Tolgay’lar bizimdi…
Koltuğunu seven Beşiktaş, işi riske atmadı…
Ne karşı takımdan adam eksiltmeye ihtiyaç duydu ne de son saniye hesapları yaptı…
“3 puan yetmez, averajı da benim olsun” dedi ve şampiyon bitirdiği ligi lider açtı…
İŞTE BEŞİKTAŞ’IN SIRRI
Maçın adamı bana göre şüphesiz Şenol Güneş’ti… Elindeki dar kadroyu nakış gibi işleyen teknik adam, bütün hafta dönen “Ayrılıyor mu?” dedikodularına inat, maçın ardından önce hatalarını sıraladı, ardından felsefesini açıkladı...
“Şampiyon takımın şampiyon gibi görünmesi önemli…” dedi...
Başarının sırrı bu cümlenin altında yatıyordu…
Geçen sene Liverpool’u UEFA kupasından sildikten sonra Club Brugge’e elenen Beşiktaş rehavetinin panzehri işte buydu...
AVRUPA İÇİN TAKVİYE ŞART
Ancak Hoca'nın sözleri bitmemişti...
“Lig farklı, Şampiyonlar Ligi farklı” diyordu…
4-1’lik galibiyete rağmen rakibe verilen pozisyonlara kızıp “Bunlar Şampiyonlar Ligi’nde kaldırılabilir hatalar değil” diye uyarıyordu…
Sınavdan 90 alıp “Neden 100 değil” diye üzülen çocuk gibiydi…
Heyecanlıydı, hırslıydı…Yanisi takviye istiyordu…
GİDEN BİZE GOMEZ
Bu noktada yönetimin şansız bir transfer dönemi yaşadığını, güvendiği dağlara kar yağdığını söylemek yanlış olmaz…
Gomez’in Wolfsburg’a imza atarken yaptığı “Hedefleri olan, Şampiyonlar Ligi’nde koşan bir takımda oynamak istiyorum” açıklaması, Beşiktaş’ın içinde bulunduğu ‘transfer tuhaflıkları’nın da özetiydi aslında…
Kimse Gomez’e gol kralı olduğunu, ligi lider bitirdiklerini, bu sene Şampiyonlar Ligi’nde boy göstereceklerini söylememiş miydi!
Onu bilemem…
Ben de Şenol Hoca gibi gidenleri değil kalanları konuşma taraftarıyım…
Mesela unutulmaması gereken bir takvim geldi çattı...
Beşiktaş, 25 Ağustos’ta Şampiyonlar Ligi’ndeki rakiplerini öğrenecek…
13-14 Eylül’de ise ilk maçına çıkacak...
Gelecek oyuncuların bu kadar kısa sürede takıma adapte olmaları, forma girmeleri için ise maksimum çaba harcanmalı...
Zira Kara Kartal uçtu bir kere…
Bu sene tek kupa kesmez…
Sahi ikinci kim?!
Forma 155 TL... Atkı 20 TL... Dinamo Kiev maçının biletleri en düşük 130 TL, bulunabilen 260 TL... "Takımımı hem Süper Lig'te hem Şampiyonlar Ligi'nde desteklerim, hiç yalnız bırakmam" demenin bedeli haftalık 500-600 TL... "Bunun deplasmanı da var, tribün eve de gelsin" diyorsan...
Beşiktaş, Galatasaray derbisine yanlış 11'le çıkmış... Marcelo-Tosic ikilisi takımın kalitesinin çok altındaymış... Riekerink, Şenol Güneş'in ikinci yarı takımına attığı formatı okuyamamış... Maçın hakkı beraberlik değilmiş... Bir saniye arkadaş...Deliye kuyu kazdırmayın...Yıllar...
Hiç eğip bükmeye, dolandırmaya gerek yok! Direkt söylüyorum... Lafım 'çekirdekçi' tayfasınadır: Kalkın ayağa, sallayın atkılarınızı... Beşiktaş artık Şampiyonlar Ligi takımı! Meselenin 'hatice'si cumartesiden kalma... 'Netice'si ise taze, dün akşamın konusu... Anlatayım... * *...
Hasret bitti, futbol heyecanı başladı... Geçen yılın defterinin dürüldüğü Süper Kupa finaliyle, yeni sezonun 'kalk borusu' da ötmüş oldu. Beşiktaşlıların taşlanan otobüsü, sahaya atılan meşaleler, Türkiye Futbol Federasyonu'nun "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" koreografisi, kulüp...